ŞİFA HAKKINDA ŞOK EDİCİ GERÇEK !

ŞİFA HAKKINDA ŞOK EDİCİ GERÇEK !


SİZ BİR ŞİFACISINIZ !

Evet yanlış duymadınız sizde herşey mevcut....
Öğrenilmesi gereken en büyük sırlardan biri sizin şifacı olmanızdır. Şifa verme nimetinin birkaç kişinin tekelinde olduğuna inanmışsınız. Manevi ,psikoloji veya tıbbın başka uzmanlık alanında olan kişilerin tekelinde olabilir diye düşünüyorsunuz,belki şifa vermenin gizli bir güc gerektirdiğine inanıyorsunuz .Son yıllarda manevi şifa hakkında değişik yöntemleri bir çok kaynakta görmekteyiz.

Dua, ağrı olan yerlere el koyma, daha başka kutsal ayinler gibi,mucizevi ilaçların hakkında kayda değer gelişmeler , büyük atılımlar duyuyoruz ve bunlar tedavide etkili oluyorlar.

Yunanlı hekim, tıp biliminin babası sayılan "BOGRAT" M.Ö. 400. Yılda şöyle yazmış :"insanlar şunu bilmelidirler sevinçler,gülmeler,iyilikler ve aynı zamanda hüzünler,dertler ve hoşnutsuzluklar yalnız ve yalnız beyinlerinin ürünüdür."Eski Mısırlıların gizli öğretilerinden birisi şudur:"Acı içinde olan beden , acılı düşüncenin ürünüdür."Ne yazık ki bir çok insan bu sırrı anlamış değiller. Şifa yolunda ilk adım şifa kanunudur. Kanun sözcüğü bir nevi düzenin göstergesidir. Bu kanun işleyişe başladığından itibaren mucizevi sonuçlar ortaya çıkar. O zaman mümkünsüz mümküne ve çaresizlik şifaya dönüşür.

Bu yüzden , hastaların o düzeni düşüncelerinde,duygularında,bedenlerinde ve yaşamlarında hakim kılmalarına ihtiyaçları vardır. Sağlık , vücudun bütün evrelerinde güç ve bütünlük hissidir : can , ruh, cisim ve yaşamın diğer evreleri, sağlık yani iyi ekonomi , başkalarıyla iyi ilişki, manevi açıdan iyi düşünce ve idrak, şifa üç zeminde doğru çalışırsa bedensel( fiziksel) şifa onun peşinden gelir. Bu yüzden bu kanunları uygulayan kişi kesinlikle koruyucu tıbla uğraşmaktadır.

ŞİFA HAKKINDA ŞOK EDİCİ GERÇEK 
İçinizde bir şifacıya sahip olduğunuzu biliyor musunuz? Eğer bu konuda bilginiz yoksa bile içinizdeki şifacı daima sessiz bir şekilde çalışmaktadır:Hücrelerin tamiri ,fuzuli maddelerin dışa atılması ,yaraların iyileşmesi ve dokulara besin ulaşması gibi.
Bazen bu şifacı kendisini bariz bir şekilde göstermektedir. Zaman zaman bir kişi, ölümcül bir hastalığa yakalandığında ve kurtarma ümidi tükendiğinde ansızın hiçbir izahı olmadan tümör yok oluyor,yara iyileşiyor ve hasta eski sağlığına kavuşa biliyor. Bu insan vücudunun kuşkusuz en güçlü ve kendine yetebilen bir makine olduğunu, insan hayatının devamı için yeterli olduğunun göstergesidir. İçsel şifanın gücü garip bir güç değildir. İç dünyamızın doğal bir bölümüdür ve 24 saat en karmaşık fiziksel davranışlarla meşguldür. Bu eşsiz bilgin - hiç telaş etmeden- dünyanın en büyük kimya uzmanlarının bile taklit edemeyeceği kadar hücrelerde karşılıklı bir kimyasal etkileşimler yapabilir.
Şifa işleminin büyük bir bölümü bilinç altında zihnin otomatik davranışları yolu ile yapılmaktadır. İhtiyaç duyulduğunda düşünce gücümüzü yükselterek ondan faydalanabiliriz ve bunun içinde içsel şifacımızın randımanını arttırma gücüne sahibiz. Biz içimizde bir şifacıya sahip olma inancını daima düzenli ve bilinçli bir şekilde onu aktif tutabiliriz. Buna rağmen normal metotlardan da yardım almamız gerekir. Bu şu anlama geliyor , bu yazının amacı normal metotların yanında sizin şifanızı hızlandırıyor olmasıdır. Alman doktor PARA CELSUS 16. asırda şöyle söylemiş:"İlacın şifa veren gücü onun içeriğinde değil belki kullanıcının ruhundadır.".

HASTALIĞIN SEBEPLERİ
Neden içinizde bir şifacıya sahipsiniz ve istediğiniz zaman ondan faydalanıyorsunuz? Çünkü beden hastalık değil, sağlığa temayülü olan üstün bilgeliğe sahiptir. Bu gücün şimdiki tedaviden en az on kez daha güçlü olduğunu tahmin ediyorlar. Gerçi değişik tedavilerde bu gücün çoğalmasına yardımcı oluyorlar. Eğer insan bedeni şaşırtıcı hayat veren güçlere sahip ise o zaman neden hasta oluyor? Şok eden gerçek şu hastalık kişi tarafından kendisine yüklenen bir durumdur! Hastalığın sebebi, yanlış inanç ve düşüncelerdir. Bu yanlış inanç ve düşünceler vücutta dolaşır ve yaşam enerjisini kilitler. Ünlü doktor ve bilim adamı ALEX CARREL seneler önce şöyle demiş:"Kıskançlık , nefret, öfke, korku gibi hisler kalıcı ve adet şekline dönüştüğü zaman ciddi hastalıklar ve organik değişiklikler yaratabiliyorlar. Son yıllarda onun mesai arkadaşları da bu kanıya varmışlardır. Negatif duyguları ve inançları değiştirdiğiniz zaman siz aslında fiziksel değişimle meşgul oluyorsunuz.

HÜCRENİN ŞUURU
Bizim bir çoğumuzun düşüncesinin tersine, zihin sadece beyinde değildir. Zihin veya şuur vücudun bütün hücrelerinde mevcuttur.

Bazen arzular bir araya gelip " düşünce merkezlerini" oluştururlar. Bu merkezler vücudun değişik bölümlerine yerleşir ve kendilerinin pozitif veya negatif doğaları ile bedende etki bırakırlar. Her hücre düşünceyle sarılmıştır. Nitekim EDISON 'nun keşfine göre bütün hücreler düşünür. Bilim adamları atom yapısını oluşturan hücrelerin yaşam,ışık, şuur ve cevhere sahip olduğunu daha bilimsel ve teknik ibarelerle söylemektedirler. CARLES FİLLMORE 20.yy başlarında düşüncenin beden üzerinde dinamik gücünü keşfetmiştir. Ona göre insan bedeninin ihtiyacı olan bütün ilaçlar zihinsel olarak üretilmektedir. Zihindeki bu yenilenmeler, cisimdeki hücrelerin de yenilenmesini sağlar. Zihindeki yenilenme bedendeki değişime sebep olur. Çünkü insan bedeni düşüncelerinin göstergesidir.

BEDEN KATI DEĞİLDİR
Eğer beden sadece et ve kemik yığınından oluşsaydı zihnin bedene olan hakimiyeti inancının kabullenilmesi zor olurdu. Ama bedende katı hiçbir şey mevcut değildir. Çünkü onun yüzde seksene yakını sudur. Kemikler katı bir şekilde görünse bile aslında yumuşak sıvı bir cevhere sahiptir. Bununda sebebi kılcal damarların orada nüfuz etmesidir. Çünkü kanın alyuvarları kemiklerde oluşur.

Bedenin sıvı mühteviyatından dolayı düşünceler bu yoldan kolaylıkla hareket edebilip tekrar şekillenebilirler. Yani düşüncelerin doğasına göre bedeninizi yeniden yaratabilirsiniz veya parçalayabilirsiniz. O zaman bedeninizin en dayanıklı bölümü sizin düşüncelerinizdir. Bedeninizi düşüncelerinizle kıyasladığınızda daha çok yumuşak , mülaim ve elastiktir.

NEDEN BAZI NEGATİF DÜŞÜNEN İNSANLAR SAĞLIKLIDIRLAR

Eğer insanın bedeni onun düşüncelerinin etkisi altında ise neden bazı negatif düşünen kişilerde sağlıklı görünüyorlar? Bunun sebebi, insan bedeni kötü düşünceleri kayıt ettiği zaman, iyi düşüncelere kıyas çok daha yavaş hareket etmektedirler .Çünkü bedenin asıl vazifesi yaşam ve sağlığın yaratılmasıdır. Aslında sağlıklı bir düşünce eğer devamlı yaşanırsa binlerce sağlıksız düşünceleri yok edebilir. Çünkü bedenin yüce bilgeliği, hastalık değil sağlığa yöneliktir.

Beden insanın negatif düşüncelerini atmaya çalışır ve genelde başarır. Adet haline gelen yanlış düşünceler derin , gizli nefret ve öfkeye sebep olur. İnsanın cahilce taassüpleri onun sağlığını yok eder. Kuşkusuz böyle negatif duygularda ısrar eden kişiler düzensiz ve huzursuz bir beden ve zihne sahiptirler. Bedenin şifası için eski negatif duyguların bilinç üstünden ve bilinç altından silinmesi gerekmektedir. Bu negatif duygular bir gecede elde edilmediği gibi bir gecede de onlardan kurtulmak mümkün değildir. O zaman bu negatif duyguları temizlerken sabırlı olmamız gerekir.

ŞİFANIN YARATILIŞI
İnsanlar bedenlerinin pozitif veya negatif düşüncelerden etkilendiğini değişik zamanlarda ispatlamışlardır.

Bütün mesai arkadaşlarının soğuk algınlığına yakalanan bir memur, soğuk algınlığı korkusuna " teslim olmanın yerine üzerine basarak şu cümleyi tekrarladığında “Şimdi sonsuz bilgeliğin benim bedenimde sağlığı göstermesine izin veriyorum." Bu vurgulayıcı cümle onun bedenindeki sonsuz bilgeliğin uyanmasına ve faal olmasına, sağlıklı kalmasına sebep olmuştur. Vücudumuzdaki olan sıvı ,cevher, şuur ve güce sahiptir. Sizin düşüncelerinizi beslemektedir. Yüksek düşüncelerinizi zihninizde canlandırdığınızda bazen onun ani etkisinden meydana gelen fiziksel şifadan şaşkına dönersiniz. Bedeninizi değersiz zannetmeyin , bedeninizden şikayetçi olmayın, bazı cahil insanlar bedenin pis ve değersiz olduğunu söylemektedirler. Doğrusu bedeninizde yaradanın var olduğunu düşünmek daha makuldur.

HASTALIK HAKKINDA YANLIŞ İNANIŞLAR
İnsanlar hastalıklarını , uzun bir süre kendi yanlış duygu ve düşüncelerinin haricinde başka sebeplerden sanmışlardır.1720' de Avrupa'yı veba hastalığı sarmış, İspanya din adamları bunun sebebinin halkın bir operada iştirak etmelerini söylemişlerdir. İngiltere papazları hastalığın sebebini insanların tiyatroya gitmelerine bağlamıştır. Başka din adamları ise vebanın, kadınların sivri uçlu ayakkabı giymesine bağlamışlardır. Bazıları da bunun sebebini siyasette olan kırlılığe bağlamışlardır.

Genelde insan sağlığıyla inançları arasında direkt bir ilişki vardır. İnsanın inançları onun sağlıklı ve güçlü olmasına veya hasta , halsiz olmasına sebep olur.

Kalıcı sağlık; zihnimizi , cahillik ve günahtan arındırmakla sağlanır. Doğru düşünmek sağlığa ulaşan en doğru yoldur.
Eflatun, kendi zamanında yaşayan tabiblere hastaların ruhi ve psikolojik ihtiyaçlarından habersiz oldukları için tedavi etmekten aciz olduklarını söylemiştir. Eğer Eflatun , bu gün yaşasaydı ilham ve ümidin yerine , korku ve felaket saçan kişilere yine aynı sözleri söylerdi.
Cennet zihinsel bir haldir. Şimdi ve burada başlar: zihninizde olan cenneti kendinizi negatif düşüncelerden kurtardığınız zaman, ruhunuzu hastalıktan kurtardığınız gibi ruhunuzun evi sayılan bedeninizi de hastalıklardan kurtarmış olursunuz
Psikologlara göre hastalıkların bir çoğunu kendi kendimize oluşturuyoruz. Zihin, günah hissinden kurtulmadıkça beden hasta olur. Aslında fiziksel hastalık bedenin doğru olmayan hisleri dışa atma çabasından meydana gelmektedir. Günah hissinden arınmak ve yeni olgular , düşünceler yaratmak geçici değil kalıcı bir şifayı sağlamaktadır.